3 Eylül 2011 Cumartesi

Kalan hep muhkem'dir...

Hani hep derler ya 'Geleceğini biliyordum.' Gideceğini de bilir insan gidenin de diyemez kendine. Giden bir ıslık tutturur duyulmayan ve başlar yürümeye. Akdetmemiştir belki ama hep iki dudağının arasındadır. Kalanın yarası tazelenmez, aksine kapanır. Çünkü gitmesi gerekiyordur gidenin. Boşuna dememiş atalarımız: 'Yanık yerin otu tez biter.' (Kişinin yüreğini yakan acı, kısa bir süre sonra küllenir, yerini yeni ve neşeli duygulara bırakır.) Muntazır durumdan çıkar insan, beklemez artık gideni. İstediği elle birlikte olsun artık acımaz canı. 'Dışı eli, içi beni yakar.' der. Anılar kalır geriye. En çok da iyi anılar. Çünkü insan, zaman geçtikçe kötü anılarını unutur, iyileriyle anar gideni. Bu insanoğlunun en önemli özelliğidir. Yürek çoğu kez yağ bağlar ondan sonra; ferahlar... İnsan yaşadıkça bitmez güzellikler. Yeni başlangıçlar yapar ve çift çenekli bitkilerin gövde ve kökünde yer alan, yeni odun ve soymuk tabakaları oluşturarak bitkilerin kalınlaşmasını sağlayan tabaka gibi kullanır aklını. Us'lu olur. Kefekiye dönerse insan (Delik deşik olmak) yaşayamaz ki zaten. Giden anlamaz bunları izanı yoktur çünkü. Anlaması için onun da bir gün kalan olması gerekir çünkü...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder